Komutanların önünde 'seni döverim' tehdidi (Hürriyet  06.03.2004)

Hakkımdaki ilk haber, 06 Mart 2004 tarihli Hürriyet gazetesindeki "Komutanların önünde 'seni döverim' tehdidi" başlıklı yazı olup, Deniz Kuvvetleri ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarına alınan 6+3 adet CASA CN-235 uçaklarında karşılaşılan bir tasarım hatasını düzelttirme konusunda gösterilen direnci devre dışı bırakmada başvurduğum bir yöntem hakkındadır :

https://www.hurriyet.com.tr/komutanlarin-onunde-seni-doverim-tehdidi-38577168 

Casa firmasının satış temsilcisi, alacaklarını ödetmeyen bürokratı komutanların önünde ''Seni döverim'' diye tehdit etti. Mahkemeye başvuran bürokrat dilekçesinde, ''35 askerimizin şehit olmasına yol açan arıza giderilmeden para ödetmediğim için saldırganlaştı'' dedi.

CASA uçaklarındaki teknik hata tartışması, iki yetkiliyi mahkemelik etti. Mahkemede noktalanan tartışma, 29 Mayıs 2003'te Bilkent Otel'de düzenlenen toplantıda yaşandı. Milli Savunma Bakanlığı'nı temsilen toplantıya katılan Proje Teknik Müdür Yardımcısı Mühendis Ahmet Necip Boynueğri, yeni alınan 2 CASA uçağında FAA'nın (Amerikan Havacılık Dairesi) tesbit ettiği hatanın giderilmediğini belirterek, şirketin alacağı 10 milyon doların ödenmesini engelledi.

'SEN ÇOK OLDUN'   İddiaya göre, CASA uçaklarının Türkiye satış temsilcisi, Eyüp Can Genç, toplantı arasında Boynueğri'yi bazı komutanların gözü önünde ''Sen fazla oldun, haddini bildirmek lazım, sana iyi bir dayak attıracağım'' diyerek tehdit etti. Boynueğri'nin şikayeti üzerine CASA temsilcisi Genç, hakkında ''tehdit'' suçundan dava açıldı. Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya sanık Genç, katılmadı. Sanıktan şikayetçi olan Boynueğri ise mahkemeye, avukatı Serdar Öztürk aracılığı ile olayın perde arkasını anlatan bir dilekçe sundu. Dilekçede şu çarpıcı tespitlere yer verildi:

TÜRKİYE'YE RET   Müdahil, bu teknik sorunun Türkiye dışındaki ülkelerde uçan CASA'larda giderildiği halde, Türkiye'deki CASA uçaklarında bu sorun giderilmediği için proje teknik müdür yardımcısı olarak 25.12.2001 ve 17.01.2003 tarihinde teslim alınan uçaklarla ilişkin 10 milyon dolarlık ödemenin firma ile SSM arasındaki yazışmalara ve firmanın bu ödemenin derhal yapılması yönündeki ısrarlı tutumuna rağmen, teknik sorun giderilmediği için müvekkil tarafından ödemesi yaptırılmamıştır. Ancak teknik sorunun çözümünü müteakip ödeme 17 Temmuz 2003'te yapılmıştır.

35 ASKER ŞEHİT   Anlaşılacağı üzere olayın kaynağı, devletin çıkarlarını koruyan ve muhtemelen 35 vatan evladının şehit olmasına neden olan teknik sorun giderilmeden firmaya ödeme yaptırmayan devlet görevlisi ile bu parayı alamadığı için saldırganlaşan CASA firması görevlisi arasında meydana gelmiştir.

28 ŞUBAT askeri ihalelerini belki de ilk gündeme getiren yazar, 01.07.2009 tarihli YeniŞafak'taki " '28 ŞUBAT'ÇILAR DA YARGILANSIN!"  başlıklı yazısıyla İbrahim Karagül'dü.

Karagül'ün 28 ŞUBAT askeri ihalelerini tekrar gündeme getirdiği "CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU" yazısının ( https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/cumhuriyet-tarihinin-en-buyuk-yolsuzlugu-19784 ) çıktığı 02.12.2009 günü, Lale Kemal de savcılara başvurumu Taraf'ta "ERGENEKON SAVCILARI VE SİLAH ALIMLARI" başlığıyla haber yapmıştı. Karagül'ün aynı gün bu konuyu işlemesi acaba rastlantı mıydı, yoksa O da savcıların benim başvurumla harekete geçtiğinden haberdar olmuş muydu? Ertesi gün 03.12.2009 tarihinde, hem Lale Kemal Today's Zaman'daki "BUREAUCRAT'S LEGAL FIGHT IN ARMS DEALS" yazısıyla hem de Abdülkadir Selvi YeniŞafak'taki "SAVUNMA İHALELERİNE ERGENEKON SORGUSU" yazısıyla dosyamı gündeme getirmişti.

İbrahim Karagül'ün İSMİMDEN ve BAŞVURUMDAN bahsettiği aşağıdaki ilk yazısı, YeniŞafak'ta çıkan 12.10.2011 tarihli " '28 ŞUBAT' İÇİN YOLSUZLUK SORUŞTURMASI AÇILSIN" başlıklı makalesinde:( https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/28-ubat-icin-yolsuzluk-soruturmasi-acilsin-29344 ) Karagül bunun sebebini, "Zaman gazetesinin (11 Ekim 2011) '28 Şubat'ın askeri ihaleleri Anayasa Mahkemesi'nde" haberini görünce, yolsuzluk soruşturması çağrılarını tekrarlama gereği duydum" diyerek açıklıyor.

"28 Şubat" için yolsuzluk soruşturması açılsın (İbrahim Karagül 12.10.2011 Yeni Şafak)

Bu çağrıyı bir yıl önce, 28 Şubat askeri müdahalesinin 13. yıl dönümünde yapmıştım. Konu her gündeme taşındığında aynı çağrıyı tekrarlıyorum. Çünkü; 28 Şubat müdahalesi sadece ideolojik bir kıyım, Türkiye'nin iç iktidar paylaşımı ile ilgili bir meydan okuma değildi. Tamamen uluslararası inisiyatifle planlanan ve uygulanan bir plan, proje ya da tasarımdı. Bir ABD-İngiliz-İsrail projesiydi ve generaller üzerinden yürütüldü. Para kaynakları, para trafiği en az darbe kadar önemliydi. 

Biz bu müdahaleyi, diğer askeri müdahaleler gibi, Türkiye'nin iç iktidar çekişmeleri, asker-sivil ilişkileri, Türkiye'nin laiklik duruşuyla sınırlı tartıştık. Hiçbir zaman, ulusal sınırlar ötesindeki bağlantılarını sorgulamadık. 28 Şubat'la ilgili Türkiye''de bu yönde kapsamlı bir sorgulama bulamazsınız, garip biçimde bu yönü hep gizlenmiş, dikkatlerden uzak tutulmuştur.

Tartışılmayan diğer boyut ise, müdahalenin ekonomik büyüklüğü, daha doğrusu yolsuzluk boyutudur. Öyle ki, bu ülkede darbe ile iktidarı ellerine alanlar, projenin fikir babalarıyla sarsılmaz ortaklıklar, işbirliği, ideolojik bağlantılar kurmuş, dayanışmaya girmiş, kendilerini iktidara taşıyanlara bu ülkenin kaynakları üzerinden diyet ödemiştir.

Bu çerçevede, İsrail'e verilen askeri ihalelerin "askeri teknoloji transferi" bir kamuflajdan ibarettir. ABD'nin, askeri ortağı Türkiye'yi; teknoloji ve silah alımlarında İsrail'e yönlendirmesi, bunu adeta zorunlu tutması fikir babalarının "müdahale" çerçevesinde verdikleri bir karardı. Türkiye kamuoyu, askeri teknoloji transferi ile uyutulurken, milyonlarca dolarlık ihaleler İsrail'e verildi. "Koca generallerin bu kadar kolay işbirliği yapacağını biz bile tahmin etmiyorduk" diyenler hem 28 Şubat'ı tasarlayıp uyguladı, hem bu ülkenin iç politik dizaynına karar verdi hem de bu ihalelerle maliyeti çıkardı.

Zaman gazetesinin (11 Ekim 2011) "28 Şubat'ın askeri ihaleleri Anayasa Mahkemesi'nde" haberini görünce, yolsuzluk soruşturması çağrılarını tekrarlama gereği duydum. Bu ülkenin vergilerini bir ideolojik tercih uğruna İsrail aşırı sağına, ABD'nin neoconlarına aktaranlar elbette sorgulanmalı...

Haberde; 26 yıldan beri Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda görev yapan Elektronik Mühendisi Ahmet Necip Boynueğri'nin, 28 Şubat dönemindeki askerî ihalelerin incelenmesi için ''Yüksek Mahkeme'ye başvuruda bulunduğu, 1998 ile 2002 yılları arasındaki ihalelerle ilgili 11 emekli komutanın yargılanmasını talep ettiği" ifade edilmiş. Daha önce Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul özel yetkili cumhuriyet savcılarına da gönderilen dosyada; ihalelerin denetimden uzak, kanunsuz ve keyfî bir şekilde çeşitli şirketlere ''adrese teslim'' yöntemiyle verildiği, F-4, F-5 savaş uçakları ve M-60 tank modernizasyonunun yanı sıra ATAK helikopterleri projesi ile Modern Tank projesi de bu ihaleler arasında yer aldığı belirtiliyormuş.

Kendilerini seçkinci, dokunulmaz, devlet iktidarının gerçek sahipleri görenler, bu güçten hareketle ülkeyi koruyup kollama gerekçesine sığınanlar, başkaları tarafından belirlenen tehdit tanımlamalarını öne sürerek Türkiye toplumunu ve devleti yeniden dizayn etme arayışına girişmişler, sokakları bölmüşler, bu ülke vatandaşlarının çok önemli bölümünü tehdit ilan etmişler, akılalmaz hak sınırlamalarına girişmişlerdi.

28 Şubat'ın uygulayıcılarının daha sonra hangi ülkelere tekmil verdiklerini, hangi ülkeler tarafından korunduklarını düşünelim. En acı olanı da, bütün bunları Türkiye'nin yüksel çıkarları için, vatan kurtarmak için yaptıkları palavrasıydı. Oysa darbenin efendileri, o zamanlar emirleri kanun gibi olanlar değildi. Onlar aslında emir eriydi.

Emir erleri, patronlarının talimatıyla veriyordu bu ihaleleri.. Kim adres gösterirse oraya veriliyordu, hiç kimse bunun hesabını soramıyordu. Bu yüzden İsrail'e verilen milyarlarca dolarlık askeri ihalelerin de 28 Şubat gibi sorgulanması gerekiyor. Milletin vergilerinin bu ülkeye akıtılmasıyla ilgili, ihalesiz yapılan anlaşmalarla ilgili, Meclis demetinden muaf anlaşmalarla ilgili dosyaların açılması gerekiyor. Kapsamlı bir yolsuzluk soruşturması açılması, yakın tarihin kirli ilişkilerinin aydınlatılması, ihaleler çerçevesinde para trafiğinin izlenmesi, Türkiye'de kimlerin bu işten para kazandığının tespit edilmesi gerekiyor.

Siyasi soruşturmanın çok ötesinde sonuçlar verecektir bu soruşturma. Talimatla verilen kaç ihale var, İsrail'e verdiklerimiz ve aldıklarımız bilinmeli. Bu ağır cürümleri işleyenlerin hala ortalıkta saygın isimler olarak dolaşmaları, Anayasal suç işlemelerine rağmen yargılanmamaları büyük talihsizlik.

28 Şubat ihaleleri yargıda (Hüseyin Özkaya 13.10.2011 Taraf)

Haberin kopyası, Hüseyin Özkaya'nın blog adresinde yer almakta: https://huseyinozkaya.blogcu.com/28-subat-ihaleleri-yargida-huseyin-ozkaya-13-10-2011/11452829 

28 Şubat dönemindeki askeri ihalelerin incelenmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapıldı. Emekli generaller Bir ve Büyükanıt'ın yargılanması isteniyor

Savunma sanayii sektöründe hesapsız silah alımları iddialarının, Ergenekon ve Balyoz darbe iddialarıyla bağlantılarına adım adım girildiğine dair kuvvetli işaretler gelmeye başladı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda (SSM) Elektronik Mühendisi Ahmet Necip Boynueğri'nin, 5 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesinde ilerlemeler olduğu öğrenilirken, bu uzmanın, son olarak 28 Şubat dönemindeki askerî ihalelerin incelenmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğu ortaya çıktı.
Türkiye'nin milyarlarca dolarlık silah alımı yaptığı önemli bir tedarik kurumu. TSK gibi silah alımları şeffaf bir denetim mekanizmasına dahil olmamış olan SSM'de, 1985 yılında kuruluşundan bu yana görev yapmakta olan Boynueğri, silah alımlarında yaşandığını savladığı kanun dışı işlerle ilgili hukuk mücadelesini Ergenekon darbe planı iddialarının ortaya çıkmasından önce 2006 yılında başlatmıştı.

11 generalin ismini verdi Zaman gazetesi, önceki günkü haberinde, Boynueğri'nin, emekli orgeneraller Hüseyin Kıvrıkoğlu, Yaşar Büyükanıt ve Çevik Bir'le birlikte 11 emekli komutanın yargılanmasını talep ettiğini yazdı. Gazeteye göre, Boynueğri, referandumla kabul edilen Anayasa değişikliğinin ardından Yüksek Mahkeme'ye 28 Şubat dönemindeki askerî ihalelerin araştırılması için başvuruda bulundu. İhalelerin, denetimden uzak, kanunsuz ve keyfi bir şekilde çeşitli şirketlere adrese teslim yöntemiyle verildiği öne sürülüyor. Böylece hem milli sanayinin zaafa uğratıldığı hem de ülkenin milyonlarca dolarının israf edildiği belirtiliyor. F-4, F-5 savaş uçakları ve M-60 tank modernizasyonunun yanı sıra ATAK helikopterleri projesi ile Modern Tank projesi de bu ihaleler arasında yer alıyor.
Silah sanayiine el atılıyor Bu dosyanın gidişatı konusunda detaylı bilgi alınamazken son bir yılda yaşanmakta olan gelişmeler, Boynueğri'nin suç duyurusuna konu teşkil eden silah sanayii alanındaki usulsüzlük iddialarının savcılıklarca mercek altına alındığı izlenimi veriyor.

Post-modern darbe silah sanayiini de vurdu (Lale Kemal 14.04.2013 Taraf)

Taraf'ın 14.04.2012 tarihli kapağında "SİLAH TACİRLERİ BU DARBEYİ ÇOK SEVMİŞTİ" başlığını kullanan Lale Kemal, konuyu "POST-MODERN DARBE SİLAH SANAYİİNİ DE VURDU" şeklinde ele almıştı

28 Şubat'ın silah sanayii nihayet yargıda (Lale Kemal 03.07.2013 Taraf)

Lale Kemal'in yazıları verilen "duzceyerelhaber" sitesinde 03.07.2013 tarihli bu yazı da yer almaktadır:   https://duzceyerelhaber.com/Lale-KEMAL/16760-28-Subatin-silah-sanayii-nihayet-yargida 

Daha darbe girişimi iddialarından yargının hesap sormaya başlamadığı 2006 yılında, ağırlıklı 28 Şubat darbesine giden süreçte gerçekleşen silah alımlarında yolsuzluklar yapıldığı, ülke menfaatlerinin korunmadığına dair iddialarla ilgili bazıları şimdi 28 Şubat sanığı olan generaller ve bazı sivil şahsiyetler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu. Yüzlerce sayfayı bulan ve bu iddialara dayanak oluşturan çok sayıda gizli belge ekleriyle birlikte suç duyurusuna konu olmuştu.Ahmet Necip Boynueğri, devletin silah alımlarını gerçekleştirdiği iki kurumundan biri olanSavunma Sanayii Müsteşarlığı'nda (SSM) kurulduğu 1975 yılından itibaren elektronik mühendisi olarak çalışıyordu ve silah sanayiinde nasıl dışa bağımlı hâle getirildiğimiz iddialarını destekleyen yüzlerce sayfayı içeren suç duyurusunu, 2006 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Sayıştay dâhil pek çok kuruma yapmıştı. Ancak bu suç duyurularına ilgi gösterilmediği için işleme de konmamıştı.

Boynueğri, silah tedarikinde ihalelere fesat karıştırılması, yolsuzluk yapılması, dolayısıyla yerli bir savunma sanayii altyapısı oluşturulması hedefinden nasıl uzaklaşıldığına, Türkiye'nin savunma sanayiinde sürekli başka ülkelere bağımlı kılındığına dair iddiaları içeren belgeleri sonrasında Ergenekon soruşturmasına bakan dönemin savcısı Zekeriya Öz ile de paylaşmıştı. Bunun üzerine, MASAK da, silah sanayiindeki para trafiğini soruşturma kapsamı içine almıştı.

Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu da, Boynueğri'nin suç duyurusunda yer alan ve parlamentoda dahi mercek altına alınmayan silah sanayiindeki şaibe iddialarının denetlenmesi kararını geçen yıl ekim ayında almıştı.

AK Parti hükümeti, iktidara geldikten kısa süre sonra yerli savunma sanayiinin güçlendirilmesi için ARGE harcamalarını göreceli artırdı, sanayinin yetenekleri ölçüsünde bazı sistemlerin ülke içinde üretimini sağladı. Ne var ki, son aylarda yeniden hararetle tartıştığımız sivil, asker tüm kurumların harcamalarının Sayıştay tarafından ilk kez şeffaf biçimde denetimini öngören 2010 Sayıştay Kanunu, bizzat bu iktidar tarafından Anayasa Mahkemesi'nin devrimsel nitelikteki kararına rağmen zafiyete uğratılmak isteniyor.

Dolayısıyla, yürütmenin ve parlamentonun denetiminden sakındığı silah sanayiinin de, çok uzun yıllardır başıboş bırakıldığı biliniyor. Ancak 28 Şubat süreci, silah sanayiinde devletin zarar uğratıldığı iddialarının ayyuka çıktığı, halen teslimatı yapılmayan AWACS erken uyarı uçakları alımı ile tank modernizasyonu projelerinin Meclis soruşturmasının eşiğinden döndüğü bir döneme de damgasını vurdu.

28 Şubat darbe iddiası sanıklarından dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in, "25 yılda 150 milyar dolarlık silah alımı yapacağız," dediği yıllardır bu yıllar. Ne dönemin hükümeti, ne parlamentosu da ne de basını, "Hangi karar verme mekanizmaları sonucu ve hangi gerekçelerle devasa boyutta bu kadar silah alımına karar verildi,"sorusunu sormuştur.

Sanayinin lokomotifi olan gelişmiş silah sanayiini kurmak; para, özveri, emek isterken kararlı politikalar ve en önemlisi de hesap sorma ve harcamaların denetimi kültürünün yerleşmiş olmasını gerektirir.

Bu kültür yerleşmediği içindir ki bin bir emekle kazandığımız liralarımızdan toplanan vergiler çarçur edilmiştir, hesap sorması gerekenler vergilerimizin nereye gittiğinin hesabını sormayınca iş yine biz vatandaşların bireysel girişimlerine kalıyor. İşte Mühendis Boynueğri, sektörü çok iyi bilen biri olarak kişisel girişimiyle silah sanayii sektörünün nasıl heba edildiğinin hesabını sormak zorunda kalıyor.

Boynueğri, silah sanayiinde izlendiği iddia edilen yanlış politikaları dile getirdiği için askerler tarafından mağdur edildiği gerekçesiyle 28 Şubat iddianamesinde müşteki oldu.

Diğer yandan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı TMK 10. Madde ile özel yetkili savcılığın, 28 Şubat dönemine ait yürütülen darbe soruşturmasının, Boynueğri'nin, suç duyurusuyla gündeme getirdiği savunma sanayii alanını kapsayacak şekilde genişletilmesi ve müstakil bir alt iddianame olarak hazırlanması için 20 haziran tarihinde harekete geçtiğini öğrendim. Diğer bir deyişle, mahkemenin eylül ayında ilk duruşmasını yapacağı 28 Şubat soruşturmasına bakan savcılık, savunma sanayii alanında ihalelere fesat karıştırma, yolsuzluk ve silah sektörünün dışa bağımlı hâle getirilmesine ilişkin iddiaları da ayrı bir dosya açarak mercek altına almış olacak.

Silah sanayiinden elde elde edilen gelirlerin bir kısmının darbe ya da teşebbüslerini finanse etmek için kullanılıp kullanılmadığı iddiaları da belki ortaya çıkar.

loglu@superonline.com

Create your website for free! This website was made with Webnode. Create your own for free today! Get started