.

Savunma şirketleri, güvenlik şirketlerinden daha mı önemsiz?

27.07.2016 tarihli Resmi Gazete'nin Mükerrer sayısında yayımlanan, 668 sayılı KHK'nin (2.OHAL Kararnamesi) 2nci maddesinde (fıkra 1.a+2);

"Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan ...Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılan asker kişilerin, ...; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. ... bu kişiler oturdukları ... vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamazlar." demektedir.

Özel güvenlik şirketlerinde böyle personelin bulunması üst akıl namına hareket etmeleri nedeniyle bu kadar sakıncalı ise TSKGV şirketlerinde çalışanların ülkemiz savunma sanayisini nasıl sabote ettiklerini (projeleri yavaşlattıklarını, yazılımlara sızdıklarını, kriptoları dinlediklerini, vs.) varın siz düşünün. Üstelik TÜBİTAK kriptolu telefonları, ASELSAN ölümleri ve Danıştay saldırısı olduğunda çalışmayan "kamera"lardan sorumlu olan OYAK Güvenlik örneklerinden sonra. Aynı üst aklın kontrolündeki 28 Şubat cuntacılarının savunma sanayimize haince müdahaleleri hakkında 21.07.2006 tarihli Suç Duyurularımda (1) bütün yapılanları detaylarıyla anlatmıştım. Üstelik 28 Şubat İddianamesi'ne giren iddialarımı, duruşmadaki savunmamda (2) da gündeme getirdim. Her ikisi burada mevcut.

15 Temmuz'da "CIA'DAN DARBE İTİRAFI" haberi- yorumum

16 Temmuz 2016 tarihli "CIA'DAN DARBE İTİRAFI" başlıklı burada linkini verdiğim habere altındaki yorum yapmıştım:    https://www.haberiyakala.com/ciadan-darbe-itirafi-225128-haber    

18.07.2016 14:27 tarihli yorumum:

15 Temmuz gecesi yaşananlar, sadece Hükümeti hedef alsaydı darbe teşebbüsü denilebilirdi. Ancak doğrudan milletin belkemiğini kırmaya yönelen bu "tepeleme", sesten hızlı savaş uçaklarımıza gece karanlığında yeryüzünü yalayarak nokta atışı ve saatlerce havada yakıt ikmali yapabilme kabiliyeti kazandıran savunma sanayimizin başarısına sevinmemizi neredeyse tersine çevirecekti. 28 Şubat müştekisi tek SSM uzmanı olarak savunma sanayimizde üst yapının rolüne davada dikkat çekmiş ve başvurularımın ayrı bir soruşturma olarak ayrılmasını savcılıktan istemiştim. İçerisindeki üniformalı hainleri iradesi altına alan üst aklı ortaya çıkarıp tesirsiz kılarak Ordumuzun şanlı tarihindeki günlere geri dönebilmesi, ancak savunma sanayimizi konusunda yaptığım iddialarımın üzerine gidilmesiyle mümkün. Bunun için Sn. Cumhurbaşkanımızın, Hükümetimizin ve yargımızın konuyu sahiplenmesini ve basınımızın sürekli gündemde tutmasını ümitle bekliyorum.

"O bomba yüklü F-16'lar, savaş helikopterleri nasıl kalkabildi?" haberi- yorumum

Metehan Demir'in ilginç tespitlerde bulunduğu 17 Temmuz 2016 tarihli "O BOMBA YÜKLÜ F-16'LAR, SAVAŞ HELİKOPTERLERİ NASIL KALKABİLDİ" başlıklı burada linkini verdiğim habere altındaki yorum yapmıştım: https://www.superhaber.tv/o-bomba-yuklu-f-16lar-savas-helikopterleri-nasil-kalkabildi-metehan-demir-yazdi-haber-19633 

Ahmet Necip Boynueğri - 19-07-2016 11:55

15/07 gecesi darbeye kalkışanlar, milletimizi düşman gibi tepelemiştir. Karanlıkta çok alçaktan nokta atışı yapabilme ve havada yakıt ikmaliyle saatlerce uçabilme kabiliyeti kazandırılan savaş uçaklarımız eğer kalkışma başarılı olsaydı, savunma sanayimizin başarısını lanete çevirecekti. 28 Şubat'ın 140 nolu müştekisi tek SSM uzmanı olarak davada gündeme taşıdığım bu konuların üzerine gidilmesini ümitle bekliyorum.

"İncirlik 10uncu Tanker Üs Komutanlığında İnceleme" haberi- yorumum

18 Temmuz 2016 tarihli Takvim gazetesinin "İNCİRLİK 10UNCU TANKER ÜS KOMUTANLIĞINDA İNCELEME" başlıklı bir cümlelik haberde "Adana'daki ABD -Türk Ortak Savunma Tesisi İncirlik 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı'nda 2'si Başsavcı Vekili 7 savcı ve polisler arama ve inceleme başlattı.." deniliyordu. Aşağıda linkini verdiğim habere altındaki yorumu yapmıştım : https://www.takvim.com.tr/guncel/2016/07/18/incirlik-10uncu-tanker-us-komutanliginda-inceleme 

Ahmet Necip Boynueğri

15 Temmuz gecesi yaşananlar, sadece Hükümeti hedef alsaydı darbe teşebbüsü denilebilirdi. Ancak doğrudan milletin belkemiğini kırmaya yönelen bu "tepeleme", sesten hızlı savaş uçaklarımıza gece karanlığında yeryüzünü yalayarak nokta atışı ve saatlerce havada yakıt ikmali yapabilme kabiliyeti kazandıran savunma sanayimizin başarısına sevinmemizi neredeyse tersine çevirecekti. 28 Şubat müştekisi tek SSM uzmanı olarak savunma sanayimizde üst yapının rolüne davada dikkat çekmiş ve başvurularımın ayrı bir soruşturma olarak ayrılmasını savcılıktan istemiştim. İçerisindeki üniformalı hainleri iradesi altına alan üst aklı ortaya çıkarıp tesirsiz kılarak Ordumuzun şanlı tarihindeki günlere geri dönebilmesi, ancak savunma sanayimizi konusunda yaptığım iddialarımın üzerine gidilmesiyle mümkün. Bunun için Sn. Cumhurbaşkanımızın, Hükümetimizin ve yargımızın konuyu sahiplenmesini ve basınımızın sürekli gündemde tutmasını ümitle bekliyorum.

"Pensilvanya Darbeyi Beğenmedi Yenisini İstiyor" haberi- yorumum

19 Temmuz 2016 tarihli Yeni Akit'te Ali Karahasanoğlu'nun "PENSİLVANYA DARBEYİ BEĞENMEDİ YENİSİNİ İSTİYOR" başlıklı burada mobil-linkini verdiğim yazısına (www linkinde yorumlar görülmüyor) altındaki yorumu yapmıştım:  https://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-karahasanoglu/pensilvanya-darbeyi-begenmedi-yenisini-istiyor-15773.html  

28 Şubat müştekisi olarak 70. celsedeki savunmamda, o dönem yapılan askeri işbirliği anlaşmalarını kastederek "... buralara girmeden ... tahmin ediyorum o konudaki soruşturmalar da devam ediyordur, oralara girilmediği taktirde 28 Şubat sadece ülkenin içerisindeki ... sadece belli bir kesime yönelik hareket gibi görünecektir. ... 28 Şubat tamamen dış odaklı ülkemizin Savunma Sanayisini çökertmeye yönelik ve askerimizin ordumuzun tamamen bağımlılığını devam ettirmeye yönelik bir operasyonun parçasıdır. Ben bunun altına imzamı attığım gibi verdiğim belgelerde ..." açıklaması yapmış ve davalarda sadece Paralel Yapı tarafından konulduğu söylenen dijital belgeler dışında gerçek belgeler de bulunduğunu hatırlatmıştım.

Dün akşam (20 Temmuz) aljazeera televizyonuna verdiği mülakatta Sn.CB.mız: "...Gülen terör örgütünün de üzerinde başka bir üst akıl (superior mind) var Zaten üst akıllarla bunlar adım atıyorlar. Şu anda bu darbeyi yapanlar üst aklın verdiği talimatla bunu yapıyor. Yargı görevini yaparken bunların hepsi ortaya çıkacak. ..." demiştir. Bu paralel yapılanma 28 Şubat döneminde TSK ile işbirliğine girdiği için zannederim Sn. CBmızın bu açıklamasından sonra iddialarım üzerine de kararlılıkla gidilecek.

"Bombalar Milli İradeye teğet geçti" haberi- yorumum

21 Temmuz 2016 tarihli Yeni Asır'da Şebnem Bursalı'nın "BOMBALAR MİLLİ İRADEYE TEĞET GEÇTİ" başlıklı burada linkini verdiğim yazısına altındaki yorumu yapmıştım:  https://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/sebnem_bursali/2016/07/21/bombalar-milli-iradeye-teget-gecti 

(Yukarıdaki Karahasanoğlu'nun yazısına yorumumu buraya da aynen yazmış ve altına şunları ilave etmişim.)

15/07 gecesi yaşananlar darbe girişiminin çok ötesinde, çünkü kalkışmacılar düşman ordusu yerine doğrudan milletimize üstelik kendi silahıyla "vekalet savaşı" açtı. Savaş uçaklarına gece alçaktan nokta atışı ve havada yakıt ikmaliyle saatlerce görev yapabilme kabiliyeti kazandıran nadir ülkelerden biri olarak eğer vekalet savaşına girişenler başarılı olsaydı, savunma sanayii alanındaki başarımız "kontrolsüz güç güç değildir" sloganının acı bir örneği olarak anılacaktı.

"Malum yapı devletten temizleninceye kadar mücadele sürecek" haberi- yorumum

Yerel yayın yapan 22 Temmuz 2016 tarihli Düzce Postası'nın "Faruk Özlü: Malum yapı devletten temizleninceye kadar mücadele sürecek" başlıklı burada linkini verdiğim yazıda, eski Müsteşar Yardımcımız, şimdi (haber tarihinde) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı olan Sn. Faruk Özlü'nün haberde geçen açıklamalarına aşağıdaki yorumu yapmıştım: https://www.duzcepostasi.com/haber-detay.asp?id=21641 

Ahmet Necip Boynueğri - 22.7.2016

(Yukarıdaki yorumumu buraya da aynen tekrarlamış ve altına şunları ilave etmişim.)

... gerçek belgeler de bulunduğunu, örneğin Çevik Bir'in aleyhimdeki talimatının 09.12.2011 tarihli Star gazetesinde yayınlandığını hatırlatmıştım. (...)

15/07 gecesi yaşananlar darbe girişiminin çok ötesinde, çünkü kalkışanlar düşman ordusu yerine doğrudan milletimize "vekalet savaşı" açtı. Savaş uçaklarına karanlıkta çok alçaktan nokta atışı ve havada yakıt ikmaliyle saatlerce görev yapabilme kabiliyeti kazandıran nadir ülkelerden biri olarak eğer vekalet savaşına girişenler başarılı olsaydı, savunma sanayii alanındaki başarımız "kontrolsüz güç, güç değildir" sloganının acı bir örneği olarak hayıfla yad edilecekti. Bakan Sn. Özlü'nün, "... Şu manzara gerçekten ibreti alemlik bir manzara ve bu bizim daha önce 25 yıl çalıştığımız bir kurumun katkısıyla üretilen silahların buraya doğrultulması ile oldu. Bu beni çok üzüyor. Oysa biz bu silahları düşmana karşı kullanılması için üretmiştik, çalışmıştık. Bu hadisenin hayra vesile olacağını düşünüyorum" sözleri, savunma sanayimize yapılan müdahalelerle ilgili 2006'da Genelkurmay'a yaptığım Suç Duyurularını 28 Şubat davasına dahil ettirmemin ne kadar isabetli olduğunu bugün gösteriyor.

Projelerdeki gecikme ve tıkanmayı FETÖ'ye bağlayan Müsteşar- yorumum

15 Temmuz kalkışmasının ardından 5 Ağustos 2016 akşamı NTV'de Özden Erkuş'un konuğu olan Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir, FETÖ'nün savunma sanayine sızmış kadrolarına yönelik inceleme kapsamında bir kısım personelin açığa alındığını duyurmuş ve şunları söylemişti: "Bazı projeleremizin anlamsız şekilde uzadığı ve tıkandığına yönelik tespitlerimiz, yanıtını aradığımız sorular ve şüphelerimiz vardı. Sebebini şimdi çok daha iyi anlamaya başladık."

NTV Özel Röportaj - Savunma Sanayii Müsteşarı Sn. Prof. Dr. İsmail DEMİR Yanıtlıyor:

(1) https://www.youtube.com/watch?v=fb-P0X40JU4 
(2) https://www.youtube.com/watch?v=BOztxOd4z0Q 
(3) https://www.aksam.com.tr/ekonomi/yuklenici-firmalar-takipte-tum-personel-inceleniyor/haber-539642 

28 Şubat'ın SSM'den katılan tek müştekisi olarak yıllardır söylediğim noktaya kurumun yöneticileri nihayet geldiler. 28 Şubat döneminde cuntacılarının göreve getirdiği SSM'deki üst yapılanma, iktidara geldiğinde AK Parti tarafından görevden alınmadığı için bu kadrolar yıllar içinde konumlarını (hatta AK Parti'den aday adayı dahi olarak) iyice sağlamlaştırdı. Bunlar doğal olarak SSM'de bu mücadeleyi hukuk içinde veren tek kişi olduğum için, son 7-8 sene bana görev dahi vermediler. Müsteşar olunca aynı kadrolarla çalışmaya devam eden Sn. İsmail Demir, bütün girişimlerime rağmen sesimi duymak bile istemedi. Bu netice çok normal.

Başbakan'dan "Balyoz ve Ergenekon... sapına kadar vardı" açıklaması 

Önceki gün AK Parti milletvekilleri ile gruplar hâlinde görüşerek başta FETÖ ile mücadele olmak üzere gündemdeki konuları değerlendiren Başbakan Binali Yıldırım'ın FETÖ ile mücadele konusundaki önemli açıklamaları 9 Ekim 2016 tarihli Türkiye gazetesinde "FETÖMATİK diye bir alet yok ki..." başlığıyla: https://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/408378.aspx  yer aldı. 

Partisinin milletvekillerine "Siz de şikâyet makamında değil, mücadele makamındasınız. Sonuna kadar mücadele edin. Siyaseten ne getirir ne götürür diye düşünmeyin" uyarısında bulunan Başbakan Yıldırım, örgütün siyasi ayağı ile ilgili yürütülen tartışmaların algı operasyonu olduğunu söyledi.  "FETÖ'cüleri temizlemek elbette bazı cüzi hatalar olacak ama 'Fetömatik' diye bir alet de yok..." diyen Başbakan, "Eğer bildiğiniz bir şey varsa ilgili makamlara iletin. 'Siyaseten ne getirir ne götürür' diye düşünmeyin. Biz sizin arkanızdayız." dedi.
FETÖ'nün AK Parti döneminde büyüdüğüne yönelik iddialara da tepki gösteren Yıldırım, "Her şeyin AK Parti dönemine mal edilmesi son derece yanlış. FETÖ denen örgüt o kadar sinsi çalışmış ki, adam son ana kadar yanında durmuş, son anda 'komutanım ellerini uzat' demiş takmış kelepçeyi" dedi. Yıldırım, Balyoz ve Ergenekon davaları ile ilgili olarak da "Balyoz ve Ergenekon yok muydu, sapına kadar vardı ama FETÖ'cüler bunları da sulandırdı" değerlendirmesini yaptı. 

Savunma sanayisindeki hızımız yetersiz diyen Savunma Bakanı- yorumum

Dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak "Başkanlık Sistemi" referandumu öncesi Kanal7 TV'de Mehmet Acet'in 19 Mart 2017 Pazar günü yaptığı "Başkent Kulisi" programına katılarak gündeme ilişkin açıklamalar yapıyor (programın 52:49 dakikalık videosu youtube'da "Başkent Kulisi - Fikri Işık - 19 Mart 2017" olarak kayıtlı: https://www.youtube.com/watch?v=skyHvLTUlaA . Türkiye'nin mevcut sisteminin karar ve uygulama mekanizmalarının hızını öncelikle ülke güvenliğine ilişkin soru üzerine değerlendiren Bakan Işık'ın açıklamaları (11:09-13:30-), özellikle savunma sanayii alanında ülkemiz için hayati önemde.

19 Mart 2017 tarihli "BAKAN FİKRİ IŞIK'TAN S-400 AÇIKLAMASI" başlıklı burada linkini verdiğim haberde, savunma sanayimizi geliştirmekte yabancılara göre yavaş kaldığımızı söyleyen Sn. Bakanımız'a altındaki yorumu yapmışım:    https://www.haberiyakala.com/mobile-2017-03-19-bakan-fikri-isiktan-s-400-aciklamasi-h419517.haber 

Bakan Işık, konuşmasında: rkiye'de her şey durdu, biz mahvolduk gibi bir durumumuz yok. Ama şöyle bir durum var diyelim ki Türkiye'nin hızı saatte 30 km, diğer ülkelerin hızı saatte 70 km. Biz durumda her saniye daha da geride kalıyoruz. araba çalışıyor demek yetmiyor, rakiplerin seni geçiyor, bu başarılı sayılamaz. Bu sistem çok fazla fren mekanizması olan bir sistem. Sistem hız almak için enerji üreten bir sistem değil. Bu kadar riskli bir coğrafyada sizin hızlı karar alıp uygulama mekanizmanız yoksa çok ağır bedeller ödersiniz. İstikrarın olmadığı dönemlerde Türkiye'nin neler kaybettiğini biliyoruz. Bu arabanın hızı 20 km, bize en az 90 km hızla gidecek bir araba lazım. Temel fark burada. Dünya büyük bir yarışa girmişken ben dedemden kalan yavaş araba ile yola devam ederim diyemezsiniz. 

YORUMUM : Sn. Bakanımız özetle "Savunma sanayimizin lideri konumundaki Aselsan, Havelsan vb. TSK Güçlendirme Vakfı şirketlerinin hızı bu gidişle arayı kapatmamıza yetmeyecek, hızlanmalıyız" diyor, ama sorunun nerede olduğu belirtilemiyor. Kuruluşunda SSM'e girmiş 29 yıllık bir "Savunma Sanayii Uzmanı" (657 sayılı Kanun'da yazılı Devletin verdiği resmi unvan) olarak, ülkemizin savunma sanayisinin gelişimini hazır alımlarla engelleyen muvazzaf ve emekli komutanlar hakkında Genelkurmay'a 2006'da yaptığım Suç Duyurularında, bu gibi konuları gündeme getirmiştim. Ne yazık ki 17/25 Aralık'tan sonra "TİB binasını gömelim" demenin de yetmediği 15 Temmuz'dan sonra açığa çıkınca TİB tamamen lağvedildi. Benzer şekilde hainleri temizlemekle baş edilemeyince TSK ve eğitim kurumları komple yeniden yapılandırıldı. Savunma sanayi sektöründe de sürek avı yapmakla iş düzelmez, sil baştan yapılandırılması lazım.

İlker Başbuğ'un Başkanlık Sistemi karşıtı açıklamaları- yorumum

26ncı Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ, 16 Nisan 2017 tarihli referandumdan birkaç gün önce (12 Nisan) Habertürk TV'de Diden Yılmaz'ın "Türkiye'nin Nabzı" programına konuk oldu. Ergenekon'dan (İnternet Andıcı nedeniyle) bir süre tutuklu kalan eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un katıldığı bu programın videosunun da (süre: 1:27:48 saat) yer aldığı 15 Nisan 2017 tarihli "İLKER BAŞBUĞ HAYIR DİYOR" başlıklı haber yazıda: https://www.usakyasam.com/politika/ilker-basbug-hayir-diyor-h3667.html  yer alıyor. Ülkemize yabancı müdahalesini önlemek amacıyla Sn.CB'mızın çare olarak düşündüğü hayati bir referandumu ülke içi hakimiyet boyutuna indirgeyerek kurmay dehasına olan inancımızı hayal kırıklığına uğratan İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde ordumuzun bağımsızlığının da acaba millete karşı korunması gerektiğine (dış müdahale olmadığına) mi inanıyordu? Haber yazının sonuna şu yorumu yapmıştım :

@SSM13ANB 

İlker Başbuğ tutuklandığında Sn.CB'mız Genelkurmay Başkanlığı yapmış Başbuğ'u savunarak hep arkasında durmuştu. Ancak Başbuğ buna nasıl karşılık veriyor? Doğrudan halkın tercihini hemen referandum öncesi Sn.CB'mız aksine etkilemeye çalışıyor, hem Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir komutan olarak tarafsız olmadığını gösteriyor, hem kendisinin halk nezdinde itibarına koruyan Sn.CB'mızın teveccühünü boşa çıkarmakta beis görmüyor, hem de yaşadığı acı tecrübelere rağmen kenara çekilmeyerek aktif görevde iken ne kadar taraflı davrandığının işaretlerini veriyor. 15 Temmuz'la birlikte TSK içindeki orgeneral rütbelilerin dahi ülkeye sadakati tartışmaya açılmışken bu tarz çıkışların kendisi ve geçmiş görevi hakkındaki olumlu imajı riske edeceğini kurmay aklıyla hesaba katması gerekirdi. 2006 yılında görevdeki Genelkurmay Başkanı hakkında Suç Duyurusu yaptığımda o zaman Başbakan olan Sn.CB'mız dahi buna o tarihte ihtimal vermemişti. Her halde günümüzde tüm bu yaşananlar başvurularımın makullüğünü içeriği incelenmeden artık yeterince göstermekte.

"Savunma Sanayimiz" haberi- yorumum

29 Mayıs 2017 tarihli Yeni Akit'teki "SAVUNMA SANAYİİMİZ" başlıklı makalesinde Av. Yaşar Baş çok önemli şu tespitlerde bulunmuştu: "... Devlet savunma sanayii üretiminde Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı'nın şirketleri ASELSAN, HAVELSAN gibi şirketler ile bunların iştiraki olan STM gibi firmalara öncü roller vermiş durumda. Bu firmalar sahip oldukları ayrıcalıkları Türk savunma sanayiini geliştirecek ve üreticilere uluslararası piyasada alan açacak şekilde kullanamıyor. Aslında söylenmesi gereken çok söz var da samimiyetine inandığım savunma sanayii müsteşarı ve yardımcılarının üzülmesini istemediğim için bu aşamada söylemekte bir yarar görmüyorum. (...) Savunma Sanayii Müsteşarı son derece iyi niyetli bir çaba içinde bu konuda hiç bir şüphem yok. Ancak çevrenizde 150 milyar doları aşan bir savunma sanayii ekonomisi varken biz hâlâ bu durumdaysak oturup konuşulması gereken konular var demek ki. Türkiye, oturup savunma sanayii vizyonunu yeniden gözden geçirmek zorunda. ..."

Yeni Akit'teki makalenin: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/av-yasar-bas/savunma-sanayiimiz-19640.html  mobil versiyonunun sonuna kısa ama hayati şu yorumu yapmıştım:

Tam da bahsedilen konular hakkında 21.07.2006 tarihinde Suç Duyurusu yapmış ve iddialarımı (140 nolu) müştekisi olduğum 28 Şubat savunmamda (70. duruşma) anlatmıştım. Benim yıllar önce yargıya taşıdığım bilince Türkiye daha yeni gelebildi.

Düşen helikopterde "Engel Tanıma Sistemi yok" haberi- yorumum

2 Haziran 2017 tarihli Hürriyet'teki "ENGEL TANIMA SİSTEMİ YOK" başlıklı haberine: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/engel-tanima-sistemi-yok-40477375  o tarihte yaptığım şu yorumu, metin uzunluğundaki kısıt (200 karakter) nedeniyle 5 parçaya bölerek yeniledim:

SSM'de Şubat 2000 - Ocak 2005 (5 yıl) arası Helikopter Programları Teknik Müdürü, Ocak 2005 - Şubat 2011 (6 yıl 2 ay) arası Helikopter Programları Grup Müdürü, Şubat 2011 - Ekim 2015 (4 yıl 9 ay) arası Helikopter Programları Daire Başkanı olan teknokrat 1,5 yılı aşkın da Müsteşar Yardımcılığı görevini yürütmekte. Nasıl oluyor da öngörülebilir ve önlenebilir bu sorun bunca tecrübeye rağmen ihmal edilmiş! Ağırlık yapacağı için konulmadıysa 2 pilot+ 25 asker yerine 24 asker taşısaydı! Korkarım aynı sorunu ATAK'ta da yaşayabiliriz, onda da ağırlık sorunu vardı da! Ancak o sadece 2 pilot taşıyor, herhalde birini çıkarmak gerekecek (görev yapamasa da önemli degil). Ancak ülkemizin içinden geçmekte olduğu sıkıntılı süreç dikkate alındığında, artık yapacak fazla birşey yok. Sn.CB'mızın tabiriyle dereyi geçerken at değiştirilmez.

Cumhurbaşkanımızın "Uçak Gemisi yapacağız" haberi- yorumum

3 Temmuz 2017 tarihli Karar sitesindeki "Cumhurbaşkanı Erdoğan törende açıkladı: Uçak Gemisi yapacağız" başlıklı haberine: https://www.karar.com/guncel-haberler/cumhurbaskani-erdogan-torende-acikladi-ucak-gemisi-yapacagiz-531127  o tarihte facebook sayfamda şu yorumu yapmıştım:

Sn.CB'mız yaptığı açıklamada "... samimi tüm girişimcilerimiz, yanlarında bizim olduğumuzu bilmelidir. ... henüz hedeflerin çok gerisinde olduğumuz bir gerçektir. Adımları daha hızlı atmamız gerekiyor." diyerek hedef koymakta, "Yaşanan sorunları çözecek, bu alanda fikri projesi olan herkesi destekleyecek bir sistemi süratle yapmalıyız. Art niyet kokan olumsuzlukların haberini alıyorum. Türkiye'nin savunma sanayii atılımlarını engellemeye yönelik tutumlara müsamaha göstermemiz söz konusu olamaz..." diyerek de sorunlara/engellere çözümü olanlara katkı çağrısı yapmaktadır.

İşte benim bugüne kadar yaptığım suç duyuruları ve başvurularım amacı tam da budur; yani savunma sanayimizi ve inovatif ürünler ortaya koymamızı engelleyen yapıları ve yöntemlerini deşifre ederek öncelikle düzeltilmelerini sağlamaktır. Bundan pek de önemsiz olmayan ikinci amacım da, ordumuzun bağımlılığını sürdürerek ülkemiz üzerinde operasyon yapılmasına imkân sağlayan kahraman görünümlü hainleri deşifre ederek ortaya çıkarılmalarını ve cezalandırılmalarını sağlamaktır. 

Gladyo'nun "sivil ayağı" FETÖ olduğu analizleri- yorumum

Avrupa'da artmaya başlayan terör eylemlerinin arkasında ABD/NATO kontrolündeki GLADİO örgütü olduğu, DEAŞ ve El-Kaide gibi örgütlerin paravan olarak kullanıldığını anlatan analizler/makaleler 2017 Ağustos'unda dikkat çekmeye başladı. Aslında PYD/YPG üzerinden ABD'nin kurguladığı oyunu yaşıyor olmamız nedeniyle bunu Avrupalılar gibi imkânsız görmüyoruz. Erkan Yılmaz (20.08.2017) ve Ergün Diler'in (19.08.2017) kaleme aldığı iki ilginç makalenin linkleri şöyle:

   (1 ) https://www.ogunhaber.com/yazarlar/erkan-yilmaz/abd-ve-resmi-teror-orgutu-gladio-9567m.html       (2) https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2017/08/19/neymar-mesaji

Ergenekon davası ile NATO GLADİO'sunun Türkiye ayağının temizleneceğini zannetmiştik. Bu fırsatı davalara "kumpas" karıştıran FETÖ boşa çıkararak GLADİO'yu kurtarmış olsa da aslında GLADİO'nun Türkiye'deki sivil operasyon birimi haline getirilmiş olan FETÖ'nun yargı kıskacına alınması (Cemaat üyelerinin yargılanmaya başlaması) GLADİO'nun Türkiye'deki operasyon kabiliyetini büyük ölçüde kaybettiği anlamına geliyor. İnşallah FETÖ davaları GLADİO'yu tamamen tasfiye edecek bir süreç izler.

İHA'da hedef dünya liderliği" haberi- yorumum

5 Eylül 2017 tarihli YeniAkit'te Ömer Faruk Şahin'in "İHA'DA HEDEF DÜNYA LİDERLİĞİ " başlıklı yazısına ( https://www.yeniakit.com.tr/haber/ihada-hedef-dunya-liderligi-373768.html ) yorumum şöyle (yorum linki bozulmuş):

TSK Vakıf şirketlerinin onlarca yıldır kendilerine rakip çıkılamaması ve böylece başarısızlıkları anlaşılmaması için özel sektörü engellemesi, çok şükür Sn.Cumhurbaşkanımızın da himayesine mazhar bir özel sektör firmamız tarafından aşılabildi de Bayraktar hayata geçti. Eğer bu çıkmasaydı biz TAİ'nin İHA'sı ANKA'yı muhtemelen daha önceki birkaç İHA denemelerinde olduğu gibi havada dahi göremeyecektik. Belki de proje çoktan durdurulmuş olacaktı. Ancak ilk defa TAİ'nin başına bu işi doğru dürüst becerebilecek yetenekli ve samimi biri gelmiş görüyorum. Bayraktar gibi Temel Kotil'in de muvaffakıyeti için gerçekten duacıyım.

Mehmet Ali'nin annesi Nazlı Ilıcak'a söylediklerinin bana hatırlattıkları

20 Eylül 2017 tarihli MedyaRadar'da çıkan "Nazlı Ilıcak'ın savunması oğlu Mehmet Ali'yi kızdırdı: Ah be anne Nagehan'a bu yapılır mı?" başlıklı yazısına:  https://www.medyaradar.com/nazli-ilicakin-savunmasi-oglu-mehmet-aliyi-kizdirdi-ah-be-anne-nagehana-bu-yapilir-mi-haberi-810983   bana kendi yaşadığım süreci hatırlattı:

Mehmet Ali Ilıcak'ın annesi ile düşünce bazında ayrı düşmesi, 2010'da rahmetli olan annemle farkı düşmemi hatırlattı. TSK'yı Atatürk ile özdeşleştiren annem, nasıl olur da benim evladım (3 çocuklu evin tek oğluyum) TSK komutanları hakkında Suç Duyuruları yapar diyordu, 2006'da verdiğim dosyaları öğrenince. Anneciğim 1940'lı yıllarda Konya Kız Öğretmen okulunda okumuştu. Onun Atatürkçülük uygulaması, bu ülkeye iyi ve faydalı insanlar yetiştirmek için her türlü fedakarlığa katlanmaktı. Hâlbuki benim SSM'de bizzat birlikte yıllardır çalıştığım TSK'nin Atatürk ile istismar dışında hiçbir bağ kalmamıştı. Annemin bize aşılamaya çalıştığı Atatürk ideali, TSK'nin ve CHP'nin uygulamalarına taban tabana zıttı. Hiçbir menfaatlenme, izolasyon ve ötekileştirme olmadan sadece fedakârlığa ve "yerli malı (haftası)" idealine dayalıydı annemin Atatürkçülük anlayışı... 

"Milli silah sanayii !" haberi- yorumum

Sn.İsmail Şahin'in 24 Ekim 2017 tarihinde çıkan "MİLLİ SİLAH SANAYİİ !" başlıklı yazısına: https://www.buyukkayseri.com/kose-yazilari/milli-silah-sanayii--1406.html  yaptığım yorumu burada paylaşıyorum:

25.10.2017 00:22:33
Sn.Şahin, savunma sanayiinde sihirli kelime "milli sanayi!" Amerika küresel gücünü özel sektörüne borçlu. SSM kurulduğu yıllarda Amerikan ordusu bilgisayarlarda özel askerî işletim sistemi kullanıyordu. Örneğin windows öyle hızlı gelişme gösterdi ki ordu bile bunu sistemlerine adapte etmek zorunda kaldı. Bizde de öyle değil mi? Eğer Silahlı Bayraktar olmasaydı geçtiğimiz kritik yılda terörle etkin mücadele yapacak silahlı ANKA´mız olmadığı için cok şehit verecektik.



28 Şubat'ın "sivil ayağı"na yönelik Arseven'in sorusu- cevabım

Serdar Arseven'in 27 Aralık 2017 tarihli tweet'inde sorduğu ve bazı yazarların da paylaştığı (retweet) kolayca anlaşılamayan bir soruya, 28 Şubat'ın 140 nolu müştekisi olarak cevabım yan tarafda; 

Meclis Darbe Araştırma Komisyonu niçin Nurettin Veren'i dinlemedi? haberi- yorumum

Nurettin Veren'in YeniAkit'deki 08.08.2018 tarihli aşağıdaki yazısına ilk yorumu aşağıda tekrar verilmiştir
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/nurettin-veren/meclis-darbe-arastirma-komisyonu-nicin-nurettin-vereni-dinlemedi-25324.html 

Bir dönem Gülen'in sağ kolu olan Sn.Veren, FETÖ ile en etkin mücadele konusunda ihtiyaç duyulan stratejik bilgilere sahip muhtemelen Türkiye'deki en kritik isim. Sn.Veren'in sürekli gündeme getirdiği halde bir türlü sonuç alamadığı haklı serzenişi tek bir durumu gösteriyor: FETÖ'nün siyasette çok etkili olduğunu ve henüz dengeler nedeniyle üzerlerine gidilemediğini. Benzer serzenişi BÇG-28 ŞUBAT'ın 70nci duruşmasında "savunma sanayii" konusunda gündeme getirmiş Türkiye'deki tek SSM (şimdiki SSB) "uzmanı" olarak da aynı durumla karşı karşıyayım. Halen görevde olan bazı üst bürokratlar, kendi açılarından haklı olarak dosyalarımın açılmasını istemiyor. 15 Temmuz'dan sonra yapılmaya mecbur kalınan değişikliklerin çoğu yapılmasını resmi olarak bildirdiğim şeylerdi. İnanıyorum ki eninde sonunda Türkiye'nin düzlüğe çıkabilmesi için Sn.Veren'in dosyalarına ve benim Savunma Sanayii dosyalarıma girilecek.

Create your website for free! This website was made with Webnode. Create your own for free today! Get started